[cws-row cols=1 id=”cols1″][col span=12][cws-widget type=text title=””]

Kan akışının tek bir yönde olmasını sağlayan ve her bir kalpte dört adet bulunan kalp kapakçıklarının doğru çalışmaması kalp kapakçığı hastalıklarını meydana getirir. Çoğunlukla kapakçıktaki darlıklar veya yetmezliklerden meydana gelen bu hastalıklar doğumsal olabiliyor ya da sonradan meydana gelebiliyor. Kalp kapakçık hastalıklarının en çok rastlanan belirtileri arasında hangileri yer aliyor? Bu hastaliklarin teşhis ve tedavisi alanında hangi yöntemler kullaniliyor? Kalp kapakçiklari hastaliklarindan tedavide geç kalinmasi durumunda hastalar hangi risklerle karşı karşıya kalıyor? Bu sorularin cevaplarını Bezmialem Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ömer Göktekinyanıtlıyor:

Kalp kapağının temel görevleri nelerdir?

Prof Dr. Ömer Göktekin: Kalbimizde iki kulakçik, iki karincik olmak üzere dört adet oda bulunur. Kalbimizden ayrica Aort gibi akciger ve diğer organlara ulaşan büyük damarlar çıkmaktadır. Kalp kapakçıkları bu yapılar arasında bir ‘kapı’ görevi görürler. Bir odadan diğer odaya kan geçişi sırasinda bu kapaklar bir ‘kapı’ gibi açılıp kapanırlar. Bu açılma ve kapanma işlemi bir basınç dengesi ile çalışır. Dolayısıyla kanın kalp içindeki tüm dolaşımı bu kapaklar sayesinde meydana gelir.

Kapaklar neden hastalanır?

Ö.G.: Bu hastalıkların belirli üç sebebi vardir. Birincisi doğumsal olabilir. Ikincisi ‘romatizmal kalp hastalığı’ dediğimiz ve günümüzde sayısı ülkemizde gittikçe azalan bir nedenden ötürü kaynaklanabilir. Üçüncü sebep ise yaşlılıktan dolayı  ‘dejeneretif kapak hastalığı’dedigimiz Aort kapağının kireçlenmesine bağlı gelişen bir hastalıktır.

Bu sebeplerden en çok hangilerine rastlanır?
Ö.G.: Ülkemizde en çok ‘romatizmal kalp hastalığına’ rastlanır. Romatizmal kalp hastalığı (TAVİ) mitral kapak dediğimiz kapağın daralması ile meydana gelir. Sol kulakçıktan sol karıncığa kan geçişi sırasında kapak tam açılamadığı için hastalık şikayetlere yol açar.

Kalp kapağı hastalıklarının hastalar üzerindeki belirtileri nelerdir?

Ö.G.: Bu hastalıkların en büyük semptomu nefes darlığıdır. İleriki yaşlarda gördüğümüz Aort kapak hastalığında ise hastalar bayılma veya bilinç kaybı yaşayabilirler. Kapak hastalıkları fazla göğüs ağrısı yapmazlar.

Eğer hastanın sıkıntısı yoğun değil ise, hasta fark etmeden bu hastalıkla yaşayabilir mi?

Ö.G.: Bu mümkündür. Hasta yoğun bir nefes darlığı çekmiyorsa ve rutin kontrollerini yaptırmıyorsa bunu fark etmeyebilir. Özellikle Mitral darlığı bayanlarda daha sık görülür ve çok karşılaştığımız bir senaryo olarak bayanlar hamileliklerinin altıncı ayından sonra yoğun nefes darlığı şikayeti ile bizlere geldiklerinde kalp kapakçığının hasta olduğunu fark ederiz. Yapılan testler sayesinde sorunun kalpte oldugunu hemen anlayabiliriz.

Fark edilmeyen kalp kapağı hastalıkları ciddi sonuçlara yol açabilir mi?

Ö.G.: Evet. Özellikle yaşlılarda görülen Aort darlığı uzun süre tedavi edilmediği taktirde ani ölümlere yol açabilir. Ancak diğer durumlarda genellikle hastalık kendini nefes darlığı ile belli eder ve gerekli tedaviler ile ciddi sonuçlardan kaçınılabilir. Günümüz tedavi yöntemleri ile yaşamı oldukça uzatmak mümkündür.

Halk arasında ‘Üfürüm’ olarak bilinen rahatsızlık daha çok kalp kapağı hastalarında mı görülür?

Ö.G.: Evet, kalp kapaklari daraldığında buradan geçen kan dar bir yerden geçtiği için bir uğultu ile geçer. Dinleme yoluyla biz bunu üfürüm olarak duyarız. Ayrıca kalp yetmezliği ve kalp deliklerinde de ayni tanıya rastlayabiliriz.

Kalp çarpıntılarının kalp kapaklarıyla bir ilgisi olabilir mi?

Ö.G.: ‘Taşikardi’ dediğimiz kalp çarpıntılarının kalp kapaklarıyla ilgisi olabilir. Mitral darlığında bu tip çarpıntılara rastlayabiliriz.

Kalp kapağı hastalıklarında teşhis nasıl konulur? Bazı testler var mıdır?

Ö.G.: Fiziksel muayenede dinleme ile elde ettigimiz bulgular çok önemlidir. Bu dinlemeler sırasında üfürüm duyabiliriz. Üfürümün türleri vardir, buna göre değerlendirilir. Kalp kapaklarının sesleri vardır ve bu seslerdeki değişimlere dikkat ederiz. Dinleme sırasındaki bulgularımıza göre Ekokardiyografi dedigimiz ve kalbin tüm çalışmasını, kapaklarını ve duvar hareketlerini gösteren yöntem çok önemlidir. Bu yöntem artık oldukça ulaşılabilir bir yöntemdir ve ülkemizin kardiyoloji bölümü bulunan tüm merkezlerinde bulunan bir cihazdir.

İlaç ve cerrahi olarak hangi tedavi yöntemleri uygulanıyor?

Ö.G.: Hastalarin şikayetlerini azaltmak ve hastalık sürecini uzatmak bakımından bazı ilaçlar vardır ancak bunlar kesin çözüm değildir. Minimal rahatsızlıklarda ise hastaya ilaç dahi vermeden sadece takip yoluyla hastayı gözlemleriz. Cerrahi yöntemler arasında, toplumlumuzda sık görülen mitral darlığı tedavisinde kullandığımız balon yöntemi vardır. Balon yardımıyla hastanın kalp kapağı genişletilebilir. Kasıktan girilerek yapılan bu yöntem sayesinde büyük cerrahi müdahalelere gerek kalmayabilir. Mitral kapak sorunlarında bir başka yöntem ise açık kalp ameliyatı gerektirir ancak kapağın degişmesi yerine kapak tamir edilir. Orta/yüksek kireçlenme ve yetersizlik durumlarında kalp kapağının degişmesi gerekebilir. Bu açık kalp ameliyatı gerektiren cerrahi bir yöntemdir. Bu yöntemde hastanın kalp kapağı mekanik bir kapak ile değiştirilir. Son olarak kalp kapakçıkları tedavisinde çığır açan ve yeni bir yöntem olan ‘TAVI’ yöntemi ile tıpkı anjiyo operasyonlarında olduğu gibi hastanın kasığından girerek kalp kapakçığını degiştirmek mümkün. Bu yöntemde bazen hastanın uyutulmasi bile gerekmeyebilir. İki yıldır kullanımına başlayan çok yeni bir yöntem olsa da başarı oranı çok yüksektir. Türkiye’de otuz kadar hastamızı bu şekilde tedavi ettik.

Açık kalp ameliyatlarına kıyasla TAVI yönteminin avantajlari nelerdir?
Ö.G.: Açık kalp ameliyatini kaldıramayacak kadar durumu agir olan hastalarda kullanilabilen bir yöntemdir.

TAVI uygulanan hastaları operasyon sonrası nasıl takip ediyorsunuz?

Ö.G.: Eger hasta uyutulmuşsa, tipki açik kalp ameliyatlari sonrasinda oldugu gibi hastayi bir süre yogun bakimda tutabiliyoruz. Ancak bunun süresi az oluyor ve hastanin vücudunda bir kese olmadigi için ertesi gün hastayi taburcu edebilme imkanimiz oluyor. Bizler yine de hastayi iki gün daha hastanede tutup bir rehabilitasyon sürecinden geçirdikten sonra taburcu etmeyi tercih ediyoruz.

Kalp kapakçığı hastalığı geçirmiş, ilaçla veya ameliyat ile tedavi olmuş hastalara sağlıklarını korumaları için ne önerilerde bulunuyorsunuz?

Ö.G.: Kalp kapağı değişmiş hastalarda kan sulandırıcı ilaçlarin kullanımı çok önemlidir. Ayrıca tansiyonu olan hastalar tansiyonlarını kontrol altında tutmalıdırlar.

[/cws-widget][/col][/cws-row]

Translate »